15 Aralık 2014 Pazartesi

Bu Gün... -14 Aralık 2014 Pazar-



Bu sabah mızıkçılıkta üzerime yoktu.
Eeeeee.
Sabahın altı buçuğunda uyursam saat onda da uyanamam elbet.
Üç buçuk saat uyku kime yeter ki?
Ablam geliyor yanıma beni uyandırmak için.
Biraz sohbet ederek uykumu açmaya çalışıyor.
Ben de 'hıı, evet, mmm' gibi saçma saçma mırıldanıyorum.:))
Sonrasını da hatırlamıyorum zaten.
Uyku ağır basıyor.
Ve ablam da usulca hazırlanmak için odasının yolunu tutuyor.
Artık o arada ne oluyorsa bana, birden fırlıyorum yataktan.
Bakıyorum ablam eşarbını ütülüyor.
'Ablaaaa benim pembeyi de ütüleseneeeee' diye mıyık mıyık dolaşıyorum etrafta.
Sonra ben de başlıyorum hazırlanmaya.
Ben tamamen hazır olduğumda ablam daha eşarbını yapmaya uğraşıyordu. :))
Güle oynaya çıkıyoruz yola.
Otobüs kaçırmakta üzerimize yok.
Birer birer geçiyor otobüsler 50 metre uzağımızdaki durağın önünden.
15-20 dakika rötarlı başlıyor otobüs yolculuğumuz.
Duraklarda insanlar bindikçe biniyor, otobüs ağzına kadar doluyor, yolcu almak için ön kapı değil arka kapı açılabiliyor, yolcunun inmeyeceği duraklar es geçiliyor ve bende de başlıyor ufaktan bu otobüsten nasıl aşağı ineceğim telaşı. :)
Nihayet azıcık sinir olmuş bir şekilde iniyoruz Optimum'da.
Bir saat kadar geziyoruz.
Özsüt'te çok çirkin bir Ice caramel macchiato içiyorum.
Şurubu ve içindeki zımbırtılar birbirinden habersiz halay çekiyorlardı.
Çok karıştırdım ama malesef bir araya getiremedim kendilerini.
9 tl miz boşuna gitti anlayacağınız. :((
Gözünü sevdiğimin Starbox'ı.
10 tl ye missss gibi caramel frappuccino içmek varken.
Sonrasında Üsküdar'a geçmek için minibüse biniyoruz.





















Üsküdar sahil o kadar kalabalıktı ki.
Özellikle de Kız Kulesinin olduğu bölge.
Hava da misss gibiydi bu gün ama.
Millet haklı dışarı atmakta kendini.
Minibüsten inince bu pisicikler karşıladı bizi.
Oyun oynuyorlardı.
Sevmemek için kendimi çok zor tuttum.
Ablamın arkadaşı bizi ağaç etse de yine de güzel bir gün geçirdik.
Yemeğimizi yedik, Yedi Güzel Adam ve Öncüler Kütüphanesine gittik, C&N ye uğradık,Mihrimah Sultan Camii'nde namaz kıldık, sıcacık kazan sahlebi içtik.
Ve akşamın hafif sisli karanlığında evimizin yolunu tuttuk.
Baya yorucu bir gün olduğunu eve geldiğimizde anlayabildik.
Umarım sizin gününüz de keyifli geçmiştir. 
:)


14 Aralık 2014 Pazar

Bu Gün... -13 Aralık 2014 Cumartesi-


İçim sıkılıyor.
Huzurum yok bu aralar.
Tüm arkadaşlarım çalışıyor.
Bense hala bekliyorum.
İş başvurularının herhangi birinden geri dönüş olmadı.
Artık ben de mesleğimi yapmak istiyorum.
Artık ben de para kazanmak istiyorum.
İstediğim şeyleri almak istiyorum.
Beynim patlayacak gibi.
Artık boynum tartmıyor.
Hep bir baş ağrısı.
Hep bir mutsuzluk.
Bıktım.
Bunaldım.
Yoruldum.
Usandım.
...



Gebze'den geldik bu sabah İstanbul'a.
Hem de sabahın beş buçuğunda çıktık yola annem ve babamla.
Sabah namazını Ataşehir'deki Mimar Sinan Camii'nde kılabilmeyi nasip etti rabbim bu sabah.
Sonrasında ablamın evine kahvaltıya.
Simit ve sıcak ekmeği de unutma baba dedi telefonda abla. :)
Keyifle, bol sohbetle ve sıcacık duygularla edildi kahvaltı soğuk İstanbul'da.
Saat sabah onda geldi ayrılık vakti.
Ve annem ve babam döndü Gebze yoluna. 
:(


İstanbul gibi soğuk, yağmurlu ve kasvetliyim bu aralar.
Ama bakıyorum da İstanbul, arada kara bulutlarını dağıtıp güneşin o güzel pırıltılarını  üzerine serpiştirilmesine izin veriyor.
Benim bulutlarımsa çoğaldıkça çoğalıyor, siyahın daha koyu tonlarına bürünüyor.
Siyah tüllerle kaplanıyor dünyam.
...
Yarın ablamla dışarı çıkma düşüncemiz var.
Düşüncemiz var diyorum çünkü, son anda mızıkçılık yapabileceğimden şüpheleniyorum.
Bunu genellikle yaparım.
Bu kafayla iyi yaşıyorum ben ya.


5 Aralık 2014 Cuma

Bu Gün... -05 Aralık 2014 Cuma-



Bu gece uyuyamadım.
İş başvurularının sonuçlarını beklemek canımı sıkıyor.
Canım ablam sabah erkenden kalkıp çok güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamış.
Ama ben, gerizekalı ben. 
O koca totomu kaldırıp, eşlik etmedim ablama.
Şimdi dank ediyor.
Sabah canım annemi de aramış.
Her zaman birlikte arardık.
Güzel anıları kaçırmakta üzerime yok.
Kendimi boğasım var bu aralar.
Saat 16.00-17.00 arası çıkacağız yola.
Annemi çok özledim.
Canım babamın da işi varmış.
Bizi kim alacak şimdi indiğimiz yerden.
Offfff...
Şimdilik hoşçakal İstanbul.
Tekrar görüşeceğiz.
...

4 Aralık 2014 Perşembe

Bu Gün... -04 Aralık 2014 Perşembe-


İstanbul'a geldim dün öğle saatlerinde.
Babamın istediği hastaneye görüşmeye gittim, istemeye istemeye.
Neden oranın beni bu kadar ittiğini şimdi daha iyi anlıyorum.
İçimden gelen bu ses hep doğru çıkmıştır bu zamana kadar.
Ve bu sefer ki de beni hiç yanıltmadı.
Görüşmedeki doktor hanım deneyimim olmamasından girdi, yaşımın büyük olmasından çıktı.
Bu arada 24 yaşındayım. :))
18'lik ergen bekliyordu sanırım.
Görüşmeden sonra moralim çok fena bozuldu.
Babama da anlattım bu yaşananları.
Babam da hak verdi bana.
Başka özel hastanelere başvurmak için izni koparabildim sonunda.
Yeni taşındığımız için henüz evimizde internet bağlantısı yok.
Babamın iş yerinde de araştırma yapmak istemedim açıkçası.
Bu yüzden canım ablamın yanına, İstanbul'a geldim.
Ama aklım hala canım annemde.
Gideceğimi sabah söyledim ve ardından evden çıktım.
Gözlerinden akan yaşlar tüm yanaklarını ıslatmıştı.
Çok üzüldüm.
Ama artık harekete geçme zamanım geldi.




4 Hastaneye CV'mi gönderdim.
Umarım en kısa zamanda dönüş yaparlar.
Çalışmayı o kadar çok istiyorum ki...
Hem ben rahat edeceğim hem ailem hem de ağızları hiç durmayan sevgili(!) akrabalarım.
Başvuru yaptığım yerlerden biri İstanbul'da.
Bundan annemin haberi yok.
Diğerleri Gebze ve Darıca'da.
Kısmetim nerede bekleyip göreceğiz artık.
Dualarınızı eksik etmeyin.



Yarın akşam canım ablamla Kocaeli'ne dönüyoruz.
O ertesi gün tekrar İstanbul'a geri dönecek.
Annem çok özlemiş.
Kıramadı o da.
İnşallah bir sonraki post'umda hayırlı haberlerle gelirim.
Umarım her şey yolunda gider.
Sizin günleriniz nasıl geçiyor?